FREKANS VE ENERJİ

Frekans boşlukta veya madde içinde yayılan enerjinin titreşimidir. başka bir değişle bir yerden başka bir yere yayılan enerjinin sinyalidir. Var olan herşey bir enerjidir ve her oluşun bir frekans alanı bir titreşimi vardır.

Düşük Frekanslar: Korku, endişe, acıma, kibir, öfke, üstünlük sağlama, şikayet, saygısızlık gibi haller ve duygulardır.

Orta Frekans:Zeka, bilgi, rahatlık, cesaret , aktivite gibi eylemsel haller ve duygulardır.

Yüksek Frekans: Neşe, yaratıcılık, taktir edilme, huzur, ,çsel hizalama, bütünlük, kabul gibi haller ve duygulardır.

Ancak asıl olan şudur ki Evren enerji, enerjinin yaydığı alan titreşim (frekans), gördükleriniz ise yansımalarınızdır. aynı bir kameranın projeksiyondan perdeye yansıttıkları gibi . özetle yaşadığımız her olayı kendi enerji ve frekansımızla yaratırız. aslında önemli olan sa ne yaşadığınız değil ,yaşadığınız olaylara karşı tutum davranış ve bakışınızdır , kabulleniş ve teslimiyetinizle gelişir ve değişirler.

Enerjimiz bulunduğumuz frekanstaki benzinimiz gibidir . Yani frekansımız yüksek iken enerjimiz düşük olabileceği gibi , frekansımız çok düşük iken enerjimiz çok yüksek olabilir.

Örneğin tarihte ki diktatörlere kısaca bi bakalım; ADOLF HİTLER neredeyse tanımayan yok gibidir kibir , öfke, üstünlük sağlama gibi çok düşük frekanslı duygular taşıyorken enerji alanı oldukça çok yüksektir . evrende olaylar ait olduğumuz frekanslara göre gerçekleşir. Evren biz hangi frekanstan yayın yapıyorsak o frekansa ait gerçekleri bize sunar.

para kazanmak bizi korkutuyor , hasta olursak ilgi göreceğiz, aşkın imkansız olduğuna inanıyorsak ; ait olduğumuz frekanslar korku, sevilmeme endişesi, değer görememe kaygısıdır ve bu gibi olayları yaşamımıza dahil etmiş oluruz .

Evrende bu nedenle iyi- kötü , doğru-yanlış, güzel- çirkin yoktur çünkü bu sıfatların hepsi birer yargı olmaktan öteye geçemezler. ve her yargı sizi derin bir kuyu gibi içerisine doğru çeker.

Oysaki deneyimlemek ; yaşadığım bu durum bana neyi anlatıyor , hangi alanıma hizmet ediyor diye düşünerek dönüştürdüğümüzde genişleriz, aydınlanır ve çok sıcak bir havada yüzünüze serpilen bi avuç suyla karşılaşmış gibi ferahlarız. çünkü yaşam size hesap sormak, eziyet etmek için değil kendi varlığınızın keşif ve seyrini şükür ve teslimiyetle taçlandırılmak üzere sunuldu.

O zaman Mevlananın o güzel sözü hep başucumuzda olsun 'fihi ma fih' ; ' içindeki dışındadır.'